27-28 Kasım tarihleri arasında, Ortadoğu Güvenlik Forumu Pekin'de düzenlendi. Forum esnasında, Çin Halk Cumhuriyeti Devlet Konseyi Üyesi ve Dışişleri Bakanı WANG Yi forumun katılımcılarıyla bir araya gelerek, Çin'in Ortadoğu güvenlik sorunlarının çözümüne yönelik yaklaşımlarını izah etti.

Günümüz dünyasına bakılırsa, Ortadoğu'nun, çalkantıların başlıca yaşandığı yer olduğunu ifade eden WANG, bölgede kalıcı barışın sağlanmasının, bölge ülkelerin ve uluslararası camianın ilgilendiği önemli bir konu olduğunu ileri sürdü ve şöyle devam etti:

 VIII. Çin-Arap Ülkeleri İşbirliği Forumu Bakanlar Toplantısı'nda ÇHC Devlet Başkanı Xİ Jinping tarafından bölgenin güvenlik sorunlarına yönelik Çin'in çözüm teklifi beyan edildi, kısaca, bölgede tek başına güvenlik veya saf güvenlik düşüncesinden kaçınılmalı, kazan-kaybet savaşı ve tek başına üstünlük anlayışı terk edilmeli, ortak, entegre, işbirliğine dayalı ve sürdürülebilir güvenlik yapısının gerçekleştirilmesi gerektiği vurgulandı.

Ortak güvenlik, bütün ülkelerin güvenliğini korumak demektir, bir ülkenin güvenliğini diğer ülkelerin güvensizliğinin üstüne koymak ya da tek taraflı saf güvenlik peşinde koşmak da değildir. Entegre güvenlik, sadece askeri güvenlik arayışı değil, ayrıca siyasi istikrar ve sosyal huzuru da gerçekleştirmek demektir. İşbirliğine dayalı güvenlik, siyasi ve çok taraflı diyalogla güvenliği sağlamak demektir, askeri müdahale veya tek taraflı operasyon yapılmamalıdır. Sürdürülebilir güvenlik, güvenlik ve kalkınmaya aynı önem vermek demektir, kalkınma ile güvenlik için destek verilmeli, güvenliğin sağlanması için iç güç oluşturmalı ve kalıcı olması sağlanmalıdır.

İlk olarak; ortak, entegre, işbirliğine dayalı ve sürdürülebilir Ortadoğu güvenlik yapısını gerçekleştirmek için öncelikle siyasi çözümde ısrar edilmelidir. Askeri çözüm çöldeki ayak izi gibi geçici olacak, dış müdahale ise köksüz ağaç gibi yaşamayı sürdürmeyecektir. Sadece siyasi yöntemle barışçıl çözümü hızlandıracak, şiddete şiddet uygulamak şeklindeki kötü döngüden kurtulacak. Sadece hoşgörü ile diyalog ve işbirliğini hızlandırmak yoluyla ihtilafı çözecek kalıcı yöntem bulunacaktır.

İkinci olarak, adaletin temel prensipleri savunulmalıdır. Her şeyin doğru ve yanlışı vardır, herhangi bir çözüm ile adaletten kaçınılamaz. Her ülkenin egemenliği birbirine eşit olmalı ve buna müdahale edilemez; her ulusun haklarına saygı gösterilmeli ve bununla ilgili pazarlık yapılamaz; her barış sözleşmesine uyulmalı ve bu ihlal edilemez; uluslararası hukuka saygı duymalı, uluslararası hukuk uygulanmalı ve bu da ihmal edilemez. Bunlar aslında, adaletin temelidir.

Üçüncü olarak, Birleşmiş Milletler'in kilit rolü oynatılmalıdır. BM'nin Ortadoğu meselelerinin çözülmesi için arabuluculuk çabalarına destek verilmeli, BMGK'nın Ortadoğu meseleleri için oy birliği ile alınan kararları yerine getirilmeli, BM'nin Ortadoğu meselelerine müdahalesi hakkında verimliliği ve becerisi arttırılmalı, BM Tüzüğü'ne saygı gösterilmelidir.

Son olarak da, bölgesel ve uluslararası camia ortak çaba göstermelidir. Bölge ülkelerinin dayanışması ve diyalogu hızlandırılmalı, Ortadoğu güvenliğini hızlandırmak için daha önemli roller oynanmalı; uluslararası camia özellikle büyük devletler jeopolitik çıkarlarından vazgeçmeli, Ortadoğu halkının yararı adına Ortadoğu'nun barışını hızlandırmak için yapıcı roller oynanmalıdır.

Çin hiçbir zaman Ortadoğu ülkelerinin içişlerine müdahale etmez, orada nüfuz bölgesini kurmaz, jeopolitik çıkarları peşinde koşmaz. Çin daima olayın doğruluğunu temel alarak bağımsız olarak karar verir, adalet için savunur ve sahip çıkar. Çin kararlılıkla Ortadoğu'daki barışının inşası için, Ortadoğu'nun istikrarını hızlandırmak için ve Ortadoğu'nun kalkınması için katkı sağlayıcısı olmaya devam edecektir.